BREAKING NEWS
Yaşam

728x90

header-ad

468x60

header-ad

İbadet etmeyenlere feyz gelmez

Sual: İbadet etmeyenlere feyz gelir mi, ilahi marifetlere kavuşabilirler mi?
Cevap: 
Urvetülvüskâ Muhammed Masum Fârûkînin (Mektûbât) kitabı birinci cilt 78. mektubunda buyruluyor ki: Bu yazdıklarımız, Eshâb-ı kiramın yoludur. Bu yolda ifade ve istifade [Feyz almak, yani marifet-i ilâhiyyeye kavuşmak, kalpten kalbe] aks etmekle olur. Edebe riayet ederek, sohbette bulunmak kâfidir. İman ve teslim ve itaat şartı ile, Resûlullahın sohbetinde bulunmak, Eshâb-ı kiramın kemâle gelmesi için kâfi idi. Bunun için, Eshâb-ı kiramın yolu, çabuk kavuşturmaktadır.

Feyz almakta, genç, ihtiyar, sabi, diri ve ölü eşittirler. Nihayette ihsan edilenler, bu yolda, başlangıçta da verilir. Bu yolun riyazeti, sünnet-i seniyyeye yapışmak, bid'atlerden sakınmak ve mürşid-i kâmili sevmektir. Hâce Ubeydullah-i Ahrâr buyurdu ki, (Bu yoldaki saliklerin itikatları, Ehl-i sünnet ve cemaat itikadıdır. Riyazetleri, ahkâm-ı islâmiyyeye uymaktır. İbadet etmeyenlere feyz gelmez. Bunlar terakki edemez. Bu yolun nihayeti, mahlûkları unutup, devamlı huzur-i ilâhîdir. Aşırı muhabbet ve cezbe olmadan, bu saadete kavuşulamaz.

Kavuşturan en kuvvetli vasıta, sohbettir). Biçare insan, dünya zevkleri, nefsin arzuları bataklığındadır. Kalbin, ruhun zevklerinden haberi yoktur. Münasebet [bağlantı] olmadıkça, Hak teâlâdan feyz almak mümkün değildir. 

Allahü teâlâ, feyzlerini, Resûlullah vâsıtası ile göndermektedir. Resûlullahın mübarek kalbinden her an fışkıran feyzleri, alabilip, etrafa saçabilen âlim lâzımdır. İnsanın kalbini onun kalbine bağlayan vâsıta, ona muhabbettir, onu çok sevmektir. Muhabbet, edeplere riayet ve ibadetlerde, âdetlerde ve edeplerde ona tâbi olmaktır. Bunların en tesirlisi, Râbıta yapmaktır. [Râbıta, Ehl-i sünnet âliminin şeklini, suretini hatırlamaktır.] Râbıta kuvvetli olunca her baktığı yerde, onu görür. (Hak Sözün Vesîkaları s. 332)

***
Sual: İngilizlerin Arabistan'da kurmuş oldukları bozuk fırkadaki Vehhabiler ve onların kitaplarını okuyanlar; "Mezhepler ikinci asırda meydana çıktı. Eshâb ve Tâbiin, hangi mezhepte idi?" diyorlar. Gerçekten böyle midir ve bunlara nasıl bir cevap vermelidir?
Cevap: 
Mezhep, gidilen yol demektir. Mezhep imamı demek ise, Kur'ân-ı kerim ve hadis-i şeriflerde açıkça bildirilmiş olan din bilgilerini, Eshâb-ı kiramdan işiterek toplayan, kitaba geçiren büyük âlim demektir. Açıkça bildirilmemiş olan bilgileri de, açık bildirilmiş olanlara benzeterek meydana çıkarmışlardır. Hadîkada deniyor ki:

"Bilinen dört mezhep imamı zamanında, başka mezhep imamları da vardı. Bunların da mezhepleri vardı. Fakat, bunların mezheplerinde olanlar azala azala bugün hiç kalmadı."

Eshâb-ı kiramın her biri müctehid, derin âlim, mezhep imamı idi. Her biri kendi mezhebinde idi. Hepsi de, mezhep imamlarımızdan daha üstün, daha çok bilgili idi. Mezhepleri daha doğru, daha kıymetli idi. Fakat, bunların kitapları olmadığı için, mezhepleri unutuldu. Dört mezhepten başkasına uymak imkânı kalmadı. Eshâb-ı kiram hangi mezhepte idi demek, alay komutanı, hangi bölüktendir? Yahut, fizik öğretmeni, okulun hangi sınıfı öğrencisidir demeye benzemektedir.

Hicretten dörtyüz sene geçtikten sonra, mutlak ictihad yapabilecek kadar derin âlim kalmadığı, kitaplarda yazılıdır. Hadîkada bildirilen hadis-i şerifte, yalancı, sapık din adamlarının çoğalacakları bildirilmektedir. Bunun için, Ehl-i sünnet olan her Müslümanın, bilinen dört mezhepten birini seçerek ona uyması lazımdır. Seçtiği mezhebin İlmihâl kitabını okuyup öğrenmesi, imanını ve bütün işlerini buna uydurması lazımdır. Dört mezhepten birine uymayan kimse, Ehl-i sünnet olamaz. Buna Mezhepsiz ve Zındık denir. Mezhepsiz kimse, ya yetmişiki bozuk fırkadan birindedir, yahut da kâfir olmuştur. Böyle olduğu, Bahrda, Hindiyyede, Tahtâvîde, İbn-i Abidînde, El-besâirde ve Ahmed Sâvî tefsîrinde yazılıdır.

***
Sual: Adakta bulunan kimse, adağını yerine getirmezse günaha girmiş olur mu?
Cevap: 
Nezir, adak, bir ibadettir. Çünkü namaz, oruç, hacca gitmek ve başka ibadetler nezir olunur. Nezrin, adağın, yerine getirilmesini İslâmiyet emretmektedir. Yerine getirilmezse, günah olur.

« Önce
Sonra »

Hiç yorum yok

Sorularınız Dinimiz İslam.com hocaları tarafından cevaplandırılacaktır.

Lütfen dini suallerinizi: dinimizislam11@gmail.com mail adresine gönderiniz.

Teşekkürler.